|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
terkedilip sokakta veya başka bir yerde bulunan bebek |
foundling n.
|
|
2 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması |
cannibalization n.
|
|
3 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması |
cannibalisation n.
|
|
4 |
General |
bir yerde kalıp başka bir yerde yemek yiyen kimse |
mealer n.
|
|
5 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak |
cannibalize v.
|
|
6 |
General |
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak |
cannibalise v.
|
|
7 |
General |
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkmak |
proxy v.
|
|
8 |
General |
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkan |
proxy adj.
|
|
Phrasals |
|
9 |
Phrasals |
başka bir düzemden gelip bir yerde belirmek |
phase into (something) v.
|
|
10 |
Phrasals |
emekli olup başka bir yerde yaşamak |
retire to (something or some place) v.
|
|
11 |
Phrasals |
emekliliğini/emeklilik yıllarını başka bir yerde geçirmek |
retire to (something or some place) v.
|
|
|
12 |
Phrasals |
emekli olup başka bir yerde yaşamak |
retire to v.
|
|
13 |
Phrasals |
emekliliğini/emeklilik yıllarını başka bir yerde geçirmek |
retire to v.
|
|
Phrases |
|
14 |
Phrases |
yemeği alıp başka bir yerde yeme |
to go adv.
|
|
15 |
Phrases |
başka bir kısımda/bölümde/yerde aksi belirtilmedikçe/verilmedikçe |
except as provided elsewhere expr.
|
|
Proverb |
|
16 |
Proverb |
bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez |
a prophet is not without honor save in his own country
|
|
Idioms |
|
17 |
Idioms |
başka bir yerde (biriyle) aynı işi yapan kimse |
(one's) opposite number n.
|
|
18 |
Idioms |
(başka bir yerde) kalmak |
board with (someone) v.
|
|
19 |
Idioms |
(geçici olarak başka bir yerde) konaklamak |
board with (someone) v.
|
|
20 |
Idioms |
(başka bir yerde) kalmak |
board with someone v.
|
|
21 |
Idioms |
(geçici olarak başka bir yerde) konaklamak |
board with someone v.
|
|
22 |
Idioms |
bir kulağı başka yerde olmak |
have half an ear on something v.
|
|
23 |
Idioms |
(yemeği) paket olarak alıp başka bir yerde yemek |
have (something) to go v.
|
|
24 |
Idioms |
başka bir yerde saat beş nasıl olsa |
it's five o'clock somewhere expr.
|
|
25 |
Idioms |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
26 |
Idioms |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
27 |
Idioms |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
28 |
Idioms |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
29 |
Idioms |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
|
|
30 |
Idioms |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when a sneezes, b catches a cold expr.
|
|
Speaking |
|
31 |
Speaking |
aklın başka bir yerde |
your mind is somewhere else expr.
|
|
|
32 |
Speaking |
başka bir yerde iş bul |
get a job somewhere else expr.
|
|
33 |
Speaking |
başka hiç bir yerde yaşamayı düşünmem |
I wouldn't think of living anywhere else expr.
|
|
34 |
Speaking |
başka bir yerde buluşalım |
meet somewhere else expr.
|
|
35 |
Speaking |
başka bir yerde olmam gerekiyor |
I have to be somewhere else expr.
|
|
36 |
Speaking |
başka bir yerde kalabiliriz |
we can stay somewhere else expr.
|
|
37 |
Speaking |
kafan başka bir yerde |
your mind is somewhere else expr.
|
|
Law |
|
38 |
Law |
bir başka yerde fiili koruma |
factual protection elsewhere n.
|
|
Technical |
|
39 |
Technical |
bir yerde daha erken başlayıp başka bir yerde daha geç biten |
time-transgressive adj.
|
|
Telecom |
|
40 |
Telecom |
başka bir yerde olan çocukların görüntülerini izlenmek üzere bilgisayara aktaran kamera |
nanny cam n.
|
|
Medical |
|
41 |
Medical |
organ veya uzvun bulunması gereken yerden başka bir yerde bulunması |
ectopia n.
|
|
42 |
Medical |
organ veya uzvun bulunması gereken yerden başka bir yerde bulunması |
ectopy n.
|
|
Religious |
|
43 |
Religious |
(ruhlar vasıtasıyla) nesnelerin bir yerde ortadan kaybolup başka yerde ortaya çıkması |
asport n.
|
|
44 |
Religious |
bir yerde ortadan kaybolup başka yerde ortaya çıkan nesneler |
asport n.
|
|
Geology |
|
45 |
Geology |
bir yerde daha erken başlayıp başka bir yerde daha geç biten |
time-transgressive adj.
|
|
Military |
|
46 |
Military |
siperden çıkıp başka bir yerde siper alma |
leaping from cover and taking cover n.
|
|
Slang |
|
47 |
Slang |
evinden başka bir yerde tuvalete girmeyen pimpirikli tip |
shitbreak n.
|
|